2015-05-10

Moskova

Ankara'dan direkt uçuşla gelinebilen Moskova hakkındaki bu satırları, St Petersburg'dan döndükten sonra yazıyorum. Yaş pasta kılıklı binalarla dolu St Petersburg'dan farklı olarak Moskova'nın daha Sovyet bir görünümü var, bu nedenle görüntü daha az sevimli. ABD başkenti Washington'daki soğuk granitli görüntüye benzer bir görüntüden bahsediyorum, anladınız sanırım.

Gördüklerimin tek cümlelik özeti olarak şunu diyeceğim: Türk insanı için 9 Mayıs haftası turistik bir hafta değil. Bayram kutlamaları bir yere kadar ilginç, turistik yerlere girişler kapalı olabiliyor. 10 günlük Rusya gezimde Lenin görmedim, Aziz Vasili katedrali önünde düzgün bir resmim yok. Onun için yazdıklarım maçta pozisyon olmayınca spikerlerin anlattığı geyik şeylerden çok farklı gelmeyebilir, yine de ne gördüysem yazıyorum:

İlk hattı 1935'de açılan 196 istasyonlu Moskova metrosu,  Ankaralının dudağını ısırarak bakabileceği bir mühendislik eseri. Kötülemek isteyenler için peşinen yazayım, birçok yeri ve trenleri köhne, yürüyen merdivenleri hızlı(*). İyi yanı ise trenlerin sık olmasıyla başlıyor. Hem St Petersburg'da hem de burada trene kaç dakika kaldığı değil önceki trenin kaç saniye önce gittiği yazıyor, daha bir dürüst buldum bu sistemi. En fazla iki dakika on saniye görebildim. "Aydınlık gelecek" temalı istasyonlar geniş ve ferah yapılmış, birçok istasyonun kendince bir dekoru ve süslemesi var. Dekor SSCB işi olsa da kendince estetik. Geniş hollere rağmen iki dakikada bir gelen trenler istasyonun her daim kalabalık olmasını sağlıyor.

Moskova'ya özgü anabileceğim diğer bir mimari eser de "yedi kızkardeş" olarak adlandırılan binalar. Wikipedia tanımıyla Stalinist stilde yapılmış gökdelenler bunlar. Binalardan birisi, Vnukovo havaalanından trenle gelirken görülebilen 240 metrelik Moskova Devlet Üniversitesi'ne (МГУ) ait. Stalinist stil, mimari kadar işgücü temininde de etkili olmuş, üniversite binası inşaatında birkaç bin mahkum da çalıştırılmış. Fotoğraftaki bina üniversiteninki değil, yanlış anlaşılma olmasın, stili göstermek için sadece. Bu stilin polarize filtreli ve açık havada en sevimli olabilecek hali bu.

Bunun dışında, Moskova'da insanı hayret ettiren ilginç bir para var. Toyota yok denecek kadar az, Lexus çok. BMW'ye binen çok, BMW 1 serisine binen az. Herkesten bahsetmiyorum tabi; otoparktaki Bentley ve Mercedes'in arasında bir Moskviç var. Netice itibariyle tuhaf mağazalar var, önünde hatıra fotoğrafı çektirebileceğiniz mağaza ve vitrinlerinde fiyat etiketi barındırmayan bir AVM içeren bir yer Moskova. Çok abarttım belki, AOÇ muadili dondurma veya Rus limonatası alabilirsiniz.

St. Petersburg ile karşılaştırırsam Moskova daha heterojen, yine de kirli sakallı ve kara kuru olmak polis için bir risk faktörü, "vaş dokumentı, pajalusta" sözlerini size işittirebiliyor. Görsel heterojenlik dile çok vurmuyor; arada duyabileceğiniz Türk turist sesi ve İngilizce konuşanlar dışında tipi ne olursa olsun hemen herkes dili döndüğünce, aksanlı-aksansız Rusça konuşuyor. Moskova'nın merkezi görsel olarak bir Sultanahmet olabilir ama işitsel olarak asla.

(*) Aynı hızlı merdiven Prag ve St. Petersburg'da da var. Belki de bir doğu bloku standardıdır. Şimdilik bilemeyiz diyip geçiyorum.

Hiç yorum yok: