Eyalet olan Washington'dan farklı olması için böyle bir şekilde adlandırılıyor başkent Washington. Şehir, adını ABD'nin 1. başkanı George Washington'dan almış, Georgetown limanının yanına sıfırdan kurmuşlar.(*) Dönemin İngiliz kralının III. George olması nedeniyle bu ismi başkente yakıştıramamışlar herhal. Kendi çapında bir eyalet içinde bir başkent burası; nasıl J.R. Ewing'in JR'ı "John Ross" ise DC de "District of Columbia" demek.
Neyse, Washington hakkında bu kadar ontoloji normal okura fazla diyor, orada ne gördüm anlatıyorum. Akşam üstü konferans çıkışı gidip görme denemem haricinde orada ne gördüysem New York dönüşü 8 saat boyunca gördüm. Doğru yanlış özetleyeyeim:
New York'dan başlayan 3.5 saatlik bir tren yolculuğu sonrası bambaşka bir diyara gelinebiliyor. Burası New York ile siyah-beyaz kadar zıt bir yer; müzeler bedava, şehir bir yere sıkışmadan yayılmış ve her yer tarifsiz temiz. Evet, incik-boncukla alınan özel teşebbüs girişimi bir ada ile sıfırdan planlı devlet yatırımı. Ha, New York da sonradan planlanmış ama olsun, başlangıç önemli. Kötü kısmına gelirsek, binaların hemen hemen hepsi Kızılay'ın dağıttığı aynı granitten yapılma, ya Paris'le Hong Kong'la kıyas olmaz zaten, New York ile kıyasladığımda daha çirkinler. Uzun lafın kısası, National Mall -ya da külliyen yanlış çevirisiyle Ulusal Alışveriş Merkezi- dışında bi halt yok Washington'da.
National Mall denen bölge, sırt çantasının ağırlığını ve ayaklara inen kara suları hissettiren büyüklükte bir bölge. Burada Smithsonian'ın birkaç müzesi var. Metropolitan'la kıyaslandığında -ikisi hariç- sinek avlıyorlar. Bu iki müzeden biri Doğa Tarihi Müzesi (dinozorlar), diğeri de Havacılık ve Uzay Müzesi (astronotlar). Evet, müşterilerin çoğu çocuk, müzeler de eğitici şekilde hazırlanmış, o nedenle de bu iki müzeye kaos hakim.
Müzelerin içinde bulunduğu park, sincapların cirit attığı, Japonlar tarafından hediye edilen kiraz ağaçlarını da barındıran çok güzel bir yer.
Onun dışında... Havaalanı bir distopya, Eero Saarinen işi ana terminal binası Terminator 4 film seti olabilecek kıvamda bir yer. Türkiye'den gelişte hayatımda görmediğim göremeyeceğim bir havaalanı otobüsü kullandık, onun dışında bildiğiniz havaaalanı işte; Esenboğa kıvamında yoğunluğa sahip.
(*) Sıfırdan dediysem de bir Brasilia değil tabi ki. Orayı yerinde inceleme şansım şimdilik yok maalesef :P
Neyse, Washington hakkında bu kadar ontoloji normal okura fazla diyor, orada ne gördüm anlatıyorum. Akşam üstü konferans çıkışı gidip görme denemem haricinde orada ne gördüysem New York dönüşü 8 saat boyunca gördüm. Doğru yanlış özetleyeyeim:
New York'dan başlayan 3.5 saatlik bir tren yolculuğu sonrası bambaşka bir diyara gelinebiliyor. Burası New York ile siyah-beyaz kadar zıt bir yer; müzeler bedava, şehir bir yere sıkışmadan yayılmış ve her yer tarifsiz temiz. Evet, incik-boncukla alınan özel teşebbüs girişimi bir ada ile sıfırdan planlı devlet yatırımı. Ha, New York da sonradan planlanmış ama olsun, başlangıç önemli. Kötü kısmına gelirsek, binaların hemen hemen hepsi Kızılay'ın dağıttığı aynı granitten yapılma, ya Paris'le Hong Kong'la kıyas olmaz zaten, New York ile kıyasladığımda daha çirkinler. Uzun lafın kısası, National Mall -ya da külliyen yanlış çevirisiyle Ulusal Alışveriş Merkezi- dışında bi halt yok Washington'da.
National Mall denen bölge, sırt çantasının ağırlığını ve ayaklara inen kara suları hissettiren büyüklükte bir bölge. Burada Smithsonian'ın birkaç müzesi var. Metropolitan'la kıyaslandığında -ikisi hariç- sinek avlıyorlar. Bu iki müzeden biri Doğa Tarihi Müzesi (dinozorlar), diğeri de Havacılık ve Uzay Müzesi (astronotlar). Evet, müşterilerin çoğu çocuk, müzeler de eğitici şekilde hazırlanmış, o nedenle de bu iki müzeye kaos hakim.
Müzelerin içinde bulunduğu park, sincapların cirit attığı, Japonlar tarafından hediye edilen kiraz ağaçlarını da barındıran çok güzel bir yer.
Onun dışında... Havaalanı bir distopya, Eero Saarinen işi ana terminal binası Terminator 4 film seti olabilecek kıvamda bir yer. Türkiye'den gelişte hayatımda görmediğim göremeyeceğim bir havaalanı otobüsü kullandık, onun dışında bildiğiniz havaaalanı işte; Esenboğa kıvamında yoğunluğa sahip.
(*) Sıfırdan dediysem de bir Brasilia değil tabi ki. Orayı yerinde inceleme şansım şimdilik yok maalesef :P