2015-05-11

Moskova + St Petersburg: kiliseler

Ortodoks kilise içi gördüğüm ilk yerler burası. Hepsi böyle olmasa da, stereotip üstünden gidersek dıştan soğan kubbeler, içte bol miktarda yaldızlı resim. Bina türleri bizim (Selçuklu+Osmanlı) camilerin türlerinden daha fazla olabilir, plan çeşitleri konusunda da çeşitli hipotezler var, örneğin Kazan'ın alınmasının anısına yapılan (Kızıl Meydan'daki) Aziz Vasili katedralinin sıradışı planının -yıkılmış olan ve neye benzediğini hiç bilemeyeceğimiz- orijinal Kul Şerif camiinden esinlendiği bile söyleniyor.

Dikkatinizi çekecek bir nokta, kilise-manastır kubbelerindeki haçların çeşitliliği. Bazıları -henüz nedenini bilmediğim bir şekilde- zincirli-ipli, bu bağlantılar varlıklarının teknik/mekanik bir nedeni olmadığını düşündürecek şekilde gevşekler. Bir diğer çeşit de hilalli haçlar; Kazan'ın ele geçirilmesinden itibaren -müslümanlara karşı kazanılan zaferi simgelemek için- haçlara hilal de eklenmiş. Bu dediğim şey her yerde yok ama dikkat çekecek kadar çok yerde var. Bu coğrafyadaki sanat eserlerinde zaferin kazanılması mesajı, mağlup etme mesajının gölgesinde kalabiliyor. Türkiye'de ise durum tam tersi diyebiliriz; Kurtuluş Savaşı ile ilgili heykellere baktığımızda düşmanın neredeyse hiç tasvir edilmediğini görebilirsiniz.

İçine gerçekten çok para dökülmüş binalar bunlar; işçilik bedava da olsa altın kaplama tavanlar oldukça masraflı. Maliyet konusunu Osmanlı dönemi camileriyle kıyaslayarak söylüyorum. Unutmadan, İsaakievskiy Sabor'da kullanılan altın yaldızlama tekniği -cıva zehirlenmesinden- altmış işçinin hayatına mal olmuş.

Algıda seçicilikten midir yoksa gerçekten öyle olduğundan mıdır bilemedim, şehir merkezindeki kilise sıklığı, bizim Karadeniz bölgesindeki cami sıklığı gibi bir ayarda. Çoklar anlayacağınız. "Gominis"lerin başa gelince kiliseleri kapatması, bazısını yıkması ve bazısını depo bazısına Foucault sarkacı takıp ateizm müzesi yapması da böyle destek görmüş olmalı; ibadet için halkın tolere edebileceğinden fazla para gitmesi bir noktada sigortaları attırmış olmalı.

Diğer taraftan din tamamen ortadan kaldırılamamış; yıkılan veya zarar gören kiliseler halktan toplanan parayla -özellikle 1990 sonrasında- onarılmış veya tekrar yapılmış. Netice itibariyle diğer Slav dilleri gibi pazar gününne неделя (tr:iş yok) demeyen, bunun yerine воскресенье (tr:İsa dirildi) diyen bir yer burası. Kiliseler, içine tekrar para akıtılmış şekilleriyle inananın veya meraklının ziyaretine açık halleriyle duruyor.

Bütün ile birleştirmeden veriyorum; yap-bozun bir diğer parçası da son çar 2. Nikolay'ın, karısının ve çocuklarının aziz ilan edilmiş olması. Savaştı şuydu buydu derken kendilerini göstermeye fırsatları olmayan çocukları -bilemeyiz diyip- bir yana koyarsak, yaşadıkları dönemde bol bol eleştirilen çar ve çariçenin bugün geldikleri nokta ülkemizin pek iyi bildiği "mazlum" noktası.

Bu kadar geyik muhabbeti yaptıktan sonra sıralayayım, St. Petersburg'da İsaakievskiy Sabor, Spasa na Krovi ve Petropavlovskiy Sabor; Moskova'da da Blagovşenskiy Sabor görülebilir. Çanlar kim veya ne için çalıyor tam olarak çözemedim; saat sinyali verenler haricinde günün belirsiz (aperiyodik) bir vaktinde çanlar birden ve uzun bir süre boyunca çalabiliyor. Bir manastırın hemen yanında bulunan şu satırları yazdığım binada kısa sürede öğrenebildiklerim bu kadar.

Hiç yorum yok: