2009-11-26

İstanbul..


Günlerden perşembe ve Dubai'ye vardım. 6 gündür yerden yüksek yatakta yatmamıştım, aradaki saat farkını gakını gukunu saymıyorum, ikidir 'gece' olarak tanımladığım zaman dilimlerinde yatakta yatmamıştım. Tuhaf bir his. Uçak, sabah ezanıyla Dubai'ye indi, doğrudan otele transfer yaptilar. Duş almak ve temiz iç çamaşırı giymek (satıyorlar) güzel şey.


Kendime gelince kahvaltya aşağı indim. 2 saatlik Dubai şehir turu yapıyorlarmış. Az pazarlıkla cepteki küçük dolarlar ve bozuk eurolarla tura katıldım. Bozuk para yenleri kakalama çabalarım sonuçsuz kaldı. Üç Hintli, bir Bengladeşli, bir Kenyalı ve bir de ben arabaya bindik, Pakistanlı şoförümüzle yola çıktık. Tur derken de parasına göre tabi. Binaları gördük, fotoğraflarımızı çektik, arada Pakistanlı şoför bizi çekti. Bayram döneminde çalışıyor olmaktan kaynaklı bir burukluğu vardı, inceden hissettirdi bunu Hintlilerin "Etraf niye tenha, herkes nerede?" sorusunu cevaplarken.


Tur sayesinde, palmiye adasını, Burc el Arab otelini, palmiye adasının gudik monorail'ini ve klimalı otobüs duraklarını görme şansım da oldu. Soran olursa görmedim demicem. Burc el Arab'ın (TDK'ya göre Burj-al diil. Okunduğu gibi...) gördüğümüz fotoları pek bir rötüşluymuş. Otel kesinlikle öyle maavi bir bina değil. Aldanma olmasın.


Uçak boarding alanı, Japonya'dakinden daha heterojen, harala gürele. LV çanta yok gibi. Boarding anonsu yapıldı, sonrasındaki davranışlarımla tren istasyonunda ikili sıra yanaşık düzen yapan Japonya halkından daha kopamadığımı gösterdim. Boeing 777, büyük bir uçak. Boarding ve bagaj bekleme problemli, bu nedenle parti parti boarding var. "Now boarding families" diye bir tabela gösterip küçük çocuklu anneleri hedefleyen görevliler, parmağında alyansı olan bi sürü kişiyi çıkışa kümeleştirdiler. Demek ki kötü çeviri her yerde. Hemen ardından benim içinde bulunduğum partiyi anons ettiler. Küme daha da büyüdü. Sigortalarım attı, arapların bir kısmının da mesaj alabilmesi kaygısıyla İngilizce "Burada kuyruk yok mu" diye bağırdım. Bir süre sessizlik oldu, sonrasında ortamın kaotiklik katsayısı azaldı biraz. Bu kadar saatlik yorgunluğun da etkisi vardı belki de böyle yapmamda. İyi oldu, boşverin. Şımarık yolcularla uğraşıp kariyerlerini tehlikeye atmak istemeyen expat çalışanların yapması gerekeni birinin yapması gerekiyordu.


Akşam yemeğinde çin yemeği ya da kebap istiyor canım. Kokmamak için iki gündür baharatsız Japon yemeklerinden tüketiyorum, körili pirinç hariç yani. Oysa ne de güzel kokuyordu Osaka'da. Esenler'den bir istasyon sonraki alışveriş merkezine gitim yemek için. Koca alışveriş merkezinde Çin lokantası yokmuş. Neyse. Kayseri Mutfağı gördüm, yağlamamı istedim.


Otobüse binip Bursa aktarmalı Eskişehir'e varınca hedef noktaya gecikmeli de olsa varmış oldum. Bir dahaki gezmeye kadar yazacak çok birşey yok.

Hiç yorum yok: