2006-07-04

bir gün daha dinlenmek

Dün yine bir dinlenme günü oldu, kendimde çok birşey gezecek enerjiyi bulamadım. Sadece Helsinki'ye feribot bileti aldım, yata yata gideceğim. Onun dışında bir miktar şehir merkezi gezdim, bir miktar alışveriş yapmaya çalıştım.

Alışveriş işi problemli oldu. Metro duraklarının birisinde kocaman bir süpermarket var. O durakta indim ama nasıl olduysa daha ufak başka bir yere girdim. Füme somon, peynir ve ciğer ezmesi alacaktım, üçünü de aradım aradım bulamadım. Somonun her türlüsü vardı da fümesi yoktu. Peynirde de aradığım çeşit yoktu, fakat AB sınırları içinde olmanın sağladığı bir peynir bolluğu vardı tabi. Ciğer ezmelerinin hepsi de domuzluydu, birşeyin içinde "fläsk" yazıyorsa uzak duruluyor. Tabi başka şeylere dikkat etmeden karambolde ayı eti yiyorsam yiyeyim ya, eksik kalmasın.

İsveç insanının birkaç ilginç özelliğini de öğrendim, İrem'den dinlemeli ve doğrudan görmeli olarak. Almanya'da ve özellikle Avusturya'da küçük bir fiziksel alanda bir insanla karşılaşıldığında -bizim büyükşehirlerimiz haricindeki gibi- selamlaşma geleneği var sanırsam. Burada insanlar kafalarını direk çeviriyorlar. Kimse kimseyle çok yüz göz olmak istemiyor. Batı hakkındaki bir mitimiz de böylelikle çürüyor: "Batı okuyor efenim, biniyorsunuz metroya, herkes kitabını gazetesini çıkarıyor. Bizde öyle mi?" ifadesi sadece bir yanlış anlama. İnsanlar başkalarıyla yüz göz olmamak için yapıyor bunu.

Bizim kabullenmekte zorlandığımız "de facto birliktelik" (Türkçesi: dost hayatı) kavramı kamu hayatındaki formlarda "Evli" ve "Bekar"ın yanında yerini almış, ama bizim toplumun hiç anlayamayacağı başka bir seçenekle beraber. "biz de facto birlikteyiz ama ayrı yaşıyoruz, arada da öyle takılıyoruz. Kamusal bir durum olursa diğer arkadaş ilgilenebilir." anlamında. An itibariyle İrem Estonya'da, o nedenle İsveççesini söyleyemeyeceğim. Bunu İrem'in bana anlatması on dakika kadar sürdü.

İsveçli kadınların dikkate değer ama büyük olmayan bir oranı tornadan çıkmış gibi. Sadece gövde olarak değil, yüz hatları olarak da öyleler. Güzel insan oranı Viyana'dan biraz daha düşük. Üstte anlattığım İsveç suratsızlığı nedeniyle güzel olsalar da birşeyleri eksik gibi duruyorlar. İsveç erkeği ise her gün kuzu tandır yiyip tandırdan bıkan insan misali bıkmışlıktan ya da bu "eksik" olan şeylerden dolayı başka arayışlarda. Orta yaşlıya yakın bir İsveçlinin yanında çıtı pıtı bir uzakdoğulu ender bir manzara değil.

Bugün yine foto yok, dün kamerayı yanıma almamışım. Özür.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

sambo/särbo/mambo

cmdrDoner dedi ki...

oleeey...
sambo -> "dost hayatı"
särbo -> bizde olmayan şey
mambo -> (bkz: george costanza)

idi hatırladığım kadarıyla.