Dönmedolapta yemek: Evlilik teklifi gibi romantik anlar için iki kişilik yemek 412 lira. Dev bir dönmedolap olan Singapore Flyer'ın bazı kabinlerini restoran yapmışlar. Kabini tamamen kapatmak için sanırım daha yüksek bir meblağ gerekiyor. Kızı dönmedolaba bindiriyorsan zaten niyet anlaşılıyor; çok özel bir an mı oluyor, hayır. Gerek yok.
Akvaryumda yemek: Bu konfigürasyon, ailecek yemek isteyenleri hedefliyor. Sentosa'daki akvaryumda yemek yeniyornuş. Fiyatlar yazmıyor. Yanlış anlaşılmasın, akvaryumun yanında yemek yeniyor, tüplü dalış falan yok.
Otelin barında yemek: Denemedik. Ancak şehir merkezinde gördüğümüz kadarıyla koloniyal paşa çocuğu görünümlü orta yaşlı İngiliz etnisitesindeki kişiler yiyor. Üstüne de iki bira çakılıyor. Ortamın aşırı nemi ve sıcağında su dışında içecek tanımayan gözlerim bira şart mı diye soruyor.
Hem sözde otantiklik-gurmelik ekseninde altında turist kazığı yememek, hem de halkla kaynaşmak adına orta-alt sınıf yerlerde yedik. Tatili daha ucuza çıkarma kaygısı da bunda biraz etkili oldu :) Sokakta yemek diyorduk, format şu şekilde; avm'lerdeki yemek alanlarını düşünün aha aynısı ama daha baharat kokulu ve gayrisıhhi görüneninden. Bunların bazıları avm içi, bazıları da mümkün mertebe açık hava. Açık hava olanlarda da sigara yassah. Ya zaten Marlboro 18 lira. Neyse, ne diyordum… Yemekler genellikle baharatlı. Adı çıkmış yerlere gitmemek gerekiyor; biryerlerde yazıp tavsiye etmişler diye Newton'daki yere gittik, çok sağlam hesap ödedik. Benzer bir yemeğe neredeyse yarı fiyatını verdiğimiz, şehrin göbeğindeki MakanSutra bizim favorimiz oldu. Buranın da problemi oturacak yer bulmak. O kadar kalabalık.
Vitrinde asılmış domuzlu ya da "pig organ soup" tabelalı çok belirgin durumlar dışında yemekler genelde helal sanırım, birçok durumda sertifikalısından. Singapur'un Malay azınlığı burada ağırlığını koymuş sanırım. Mezhep farklılığı nedeniyle ızgara ıstakoz size helal görünmeyebilir, zaten bu helal işi komple birileri para kazansın diye… Başka birileri de sorumluluğu atma kaygısı içinde ama, öte tarafta "Ama helal sertifikalıydı?!" argümanıyla açıklayabilirler mi durumu bilmiyorum… Helali bir yana, lezzetlisinden şöyle şeyler yedik:
Murtabak, Hint mutfağından bir yemek sanırım. Bizdeki gözlemenin daha yağsız ve parça etli olanı. Bol baharatlı bir sos ile beraber geliyor. Bunun dışında, Hint mutfağının örnekleri birçok yemek merkezinde mevcut. Little India'da daha bol çeşit bulmak mümkün. Vejeteryan yemek seçenekleri de çok geniş. Markette gördüğüm iki karış uzunluğundaki bamyanın yemeğini denedim. Oldukça baharatlı ve başarılı. Bu kadar baharatla pişince ne yendiği çok anlaşılmıyor, öte yandan.
Deniz ürünleri -bize göre- çok pahalı değil. Karides ve kerevit türevleri uygunca fiyatlı. Yerel çoğunluğun mezhebinde helal. Yerel anlayışla (Malay) pişirildikleri için tabi ki baharatlılar ama Hint yemeği ayarında değil.
Kore yemekleri de oldukça yaygın. Şekilde görülen yemeği, televizyonda PSY izleyerek de yedik, ambiyansı da tam oldu Vedat hocam. Yemeğin, kurutulmuş balıklardan daha zor biten kısmı -acısından iki gözümüz iki çeşme yiyip bitiremediğimiz- kimchi çorbası oldu. (Kimchi: Bu bağlamda, acılı çin marulu turşusu) İyi olan sonuç ise, lif içeriği sayesinde uzun yolculuğun ve uçak yemeğinin sindirim sistemi üstündeki olumsuz etkisini tamamen yoketmiş olması.
İçecekçi, ayrı bir dükkan. Sahipleri de farklıysa, Türkiye'de kola satarak para kazanan yeme-içme sistemi burada yok diyebiliriz. İçecekçi kola da satıyor ama kola harici meşrubat çok daha başarılı. Meyve suyumuzun içindeki nata de coco parçalarını pek beğendik. Nata de coco, hindistancevizi suyunun mayalanmasıyla yapılıyormuş. Daha önceden tatmadığımız bir diğer güzel meyve suyu da soursop oldu. İklimin müsaitliği sayesinde hindistancevizinin kendisi de çok bulunan bir içecek. 5 liraya yarım litre sıvı ve kaşıkla kazıyabildiğiniz kadar hindistancevizi.
Her paragrafta vurguladığım üzere yemekler genel olarak baharatlı. Bu durum bünyeyi kahvaltıda daha bir zorluyor. Zira baharatsız alternatifler pek az. Kahvaltıda congee yemek bu konuda güvenli bir çözüm.
Mide düzeninizi kurtarmak için alabileceğiniz meyveyi satan ayrı dükkanlar var evet. Diğer taraftan, üç-beş parça meyve, mükellef ebattaki yemeğinizle aynı fiyata. Marketten ya da manavdan almak çok daha mantıklı. Diğer taraftan, meyve fiyatları da bölgeye göre belirgin miktarda değişiyor. Little India'da en uygun fiyatlar ve en bol çeşit var. Vakit ve pişirme imkanı olsa, Little India manavlarındaki çeşitli sebzeleri birer birer tatmak isterdim ama sanırım bunun için 2-3 hafta daha kalmak gerekiyor. O kadar çok bana yabancı şey var.
Diğer tarafan, içimden bir ses buradaki yiyeceklerin yerel beğeniye göre biraz değiştirildiğini söylüyor. Hawaiian dürüm yemedik ya da görmedik, mayonezli takoyakiden başka elimde kanıt yok. Kore ya da Hindistan'a gidene kadar bilemeyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder