Gördüğü her el memleketi hakkında atıp tutan yazarınız burası hakkında birşeyler yazacak şimdi. Ancak burayı anlaması pek kolay değil, o nedenle çok doğru tespitlerim olmayabilir. Şimdiden söyleyeyim. İngilizce'de "acquired taste" diye bir tanımlama var, öyle yaradılıştan da ya küçüklükten beri maruz kalmaktan alışılmış (ve tahammül edilebilen) şeyler için kullanılıyor. (Örn: salmiakki) New York da böyle bir acquired taste işte. Biz beğenmedik ama beğenenleri de kınamıyoruz.
Times Square, koyunların az olduğu bir yerde bir keçi olarak "meydan" sıfatını almış. İki cadde arası tuhaf bir yer. Union Square, diğer taraftan tam bir meydan, mesela. ABD insanının tam bir mozayik olması nedeniyle kim nereden Times Square'e gelmiş anlaşılmıyor. Ancak, içimden bir ses kalabalığın çoğunun ABD taşrasından "şehir" görmeye geldiğini söylüyor. Yaw biz böyle davranmıyoruz İstanbul'a yolumuz düştüğünde. Telefon alan kodu da aynı ya, her noktada İstanbul ile karşılaştırıyorum.
Bu kadar kişi aynı yerde bu kadar uzun süredir yaşadığında eşyanın tabiatı gereği olacağı kadar kirli bir yer New York. Kibar ve anlayışlı bir şekilde yazdım hijyen seviyesini, anladınız. Turist işi düşük fiyatlı yemeklerin hijyen seviyesi ise apayrı bir konu, şu şehirde beslendim ya, artık Hong Kong'a bir daha gidersem sokakta kızartılan sakatattan yiyebileceğimi düşünüyorum. Metro ızgaralarından yükselen sıcak ve kokulu hava ve filmlerden gördüğümüz kanalizasyondan çıkan buhar, gerçek şeyler. Ninja Kaplumbağalar yalan. Gerçek de olabilirler mi diye arada düşündürüyor bir yandan da.
Metro da pek temiz değil, hatta bazen korkutucu. Times Square ve Penn Station haricinde yürüyen merdiven görmedik. Times Square'dekinde de "bu yürüyen merdiven size xxx yyy şirketi tarafından sağlanmıştır" gibi bir sponsor ilanı vardı. Washington'un metrosundaki 'disabled' kişiler için konan ve genelde 150+ kiloluk kişilerin kullandığı kapılardan da burada yok, bavulla metroya girebilmek için şekilden şekile girdik. Böyle bir yapay seleksiyon sayesinde ultra-obez sayısı görece az. New York belediyesi de yemeklerin kalorisinin menülerde yazılmasını zorunlu tutmuş, herhal metroya ek yapmamak için, çünkü büyük kütleli insan için tek zor nokta metroya giriş değil. Bekleme platformları bazı yerlerde iki insan eninde, abartmıyorum, yarısı da sarı çizgili alana tekabül ediyor. Tüm bunlara rağmen buranın metrosu süper, şehrin içindeki -uzak ara- en hızlı ulaşım aracı. Yüzeyde trafık İstanbul'u hatırlatıyor. Işık ihlali münferit bir olay değil ve yayalara has bir davranış da değil, aman dikkat. Buna rağmen bisiklet kiralama imkan dahilinde. O bisikletlerle nerede gezilebiliyor, çözemedim ama.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder