2011-02-01

kazığımızı nerelerden yedik?

Tayland diye web'de arayınca karşınıza ilk çıkan şeylerden biri kazıklanmak. İnsanlar Tayland'da nasıl kazıklandıklarını anlatsınlar diye web siteleri var.

Bu konuda Tayland yönetimi tedbirler almamış değil, zira Güneydoğu Asya'nın 2. büyük ekonomisinde milli gelirin %6'sı turizmden geliyor. Her yerde turizm polisi'nin numarası kocaman yazılı. Ancak, ortalama turist insanının Tay diline ve kültürünü bırakın evrensel anlaşmaya uzak olması ve yerel halkın yaratıcılığı (bkz: resim) turistin kaderini pek değiştiremiyor.

Biz Tayland'da en büyük kazığı tuk-tuk'ta, takside ya da 'thai gem scam' ile yemedik. Wat Pho'da uyarıldığımız gibi 'Tay olmayan yankesici çetesi' ile de karşılaşmadık şükür. Taksimetreli taksicimiz bizi dolaştırmadı, taksimetresiz kiraladığımız araçlar da wikitravel rayicinden götürdü getirdi. En büyük kazığı Accor grubu otellerinden yedik. Sabit camlı, kafa çevirip bakınca nehir görüntülü odaya nehir manzaralı diye fiyat farkı koyup satan Ibis ve yemekleri Avrupa standartlarında fiyatlanmış Novotel Rayong bu kazıkları atan yerler.

Bunun dışında, turistik yerde SD kart fiyatı Türkiye'nin 4 katı olabiliyor. Sordum öğrendim, birkaç kötü fotoyu silip yoluma devam ettim. Onca para verip bir günlük yoldan sonra gittiği yerde kamerasının belleği dolan turistin neden olduğu arz-talep dengesizliği ve vahşi kapitalizmle açıklanabildiği için kazıklama olarak sınıflandırmıyorum. Bu ortam Batı'da olsaydı 4'ün yerine gelecek rakkam çok daha yüksek olabilirdi diye düşünürüm.

Birşeyin kıymetini aleni olarak abartmayı (ing: overrating) da kazıklama kapsamında değerlendirirsek, sevgili havayolu şirketimizi de anmam gerekiyor:

Beş yıldızlı da olsa üç yıldızlı da olsa herkes aynı uçakları kullanıyor. Boeing, Airbus, Tupolev, Embraer vs. Herkes aynı havaalanından kalkıyor, herkes hemen hemen aynı catering firmasını kullanıyor. Sunulan imkanlar da uçağın ve altyapının sunduklarıyla sınırlı: aynı havayolu gidişte sıcak havlu dağıtıp dönüşte dağıtmıyorsa, bu uçaktan kaynaklanan bir durum. Havayolunuz altı yıldızlı olsa da boarding pass'inizi alırken anlaşma/anlaşamama ölçünüz yerel halkla anlaşma ölçünüzle bağlı. Boeing-Airbus (veya yan sanayi şirket) bir yenilik yapıyor, havayollarının hepsi kendi markalarıyla bunu satıyorlar. Tabi ayıracak parası olan havayolu bunu daha çabuk alıyor.

First-biznıs klas uçup karşılaştıracak kadar imkanım olmadı, vatandaş sınıfı cinsinden değerlendirmemi yapıyorum ve yazıyorum: Singapur veya Cathay Pacific ile uçmadım bilemiyorum ama Katar havayolları'nın reklam malzemesi beş yıldızını oturduğumuz ekonomi koltuklarından pek göremedik. Emirates/THY ile Air Berlin arasında bir performans verdi diyebilirim. Servis yavaş, yemek ince naylon kaplardan, plastik kaşıklarla yeniyor; su mor renkli plastik bardaklardan, çay ise kağıt bardaklardan içiliyor. Öte yandan, Emirates ve THY, tekrar kullanılabilir sert plastik kaplar ve metal kaşık-bıçak veriyor, estetik, ergonomi ve sağlık açısından daha olumlu buluyorum.

Onun dışında, yerde yaşadıklarımız artılı eksiliydi: Ankara'da biz sormasak bizi Bangkok'tan arayıp (saat farkı var, kaçta nerede arayacaklardı?) otel rezervasyonunu yapacaklardı. Bangkok'da transit durumumuzu anlatamadık, çok direttik. Dediğimiz olmadı ama CIP kısmından pasaport kontrolü için kart verdi. CIP ne demek bilmiyorum ama important person olmak güzel birşey, girişte bir buçuk saat pasaport kuyruğu beklediğimiz Bangkok'tan kuyruğa girmeden çıktık. Dönüşte 8.5 saat bekleme nedeniyle Doha'da bir otel odası ve yemekler bedava. Otel pasaportu alıkoydu ama hanımı koluma takıp dışarı çıkmam çok hayırlı değil zaten. 8 saatten az beklemeler için terminal binası emrinize amade, ama ortam hijyen, rahatlık ve düzen açısından sorunlu.  Bence İstanbul Esenler otogarının (AŞTİ bile diyemiyorum bakın) alacağı yıldızdan bir azına layık olan Doha Havalimanına DXB veya BKK ile aynı yıldızı veren Skytrax, ikinci şişirme vukuatını da yapmış böylelikle.

Hiç yorum yok: