2010-05-19

HK-19 Mayıs...

Sabah gezimiz, Tuen Mun'da balık pazarı gezmesiyle başladı. Evliya çelebi çekmiyorum, gelip görmeniz lazım; adamlar hala solungaçları oynayan balık kafaları satıyorlar. National Geographic'de derin deniz belgesellerinde görebileceğiniz türde, uzun dişli ve şeffaf derili yılan formlu balıklar da var. Deniz canlısı olmasa da bir varil dolusu kara kurbağası da vardı. Demek talep var satıyorlar :).

Şehrin turistsiz ve görece uzak yeri Tuen Mun'da İngilizce az, herkes kendi halinde yaşıyor. Yaşlı nüfus, şehir merkezine göre baya fazla.

Tuen Mun'dan dönüp Hong Kong parkındaki çay müzesine gittik. Flagstaff çay müzesinin sayesinde, küçük demliklerin nasıl kullanıldığını, oolong çayının nasıl demlendiğini öğrendik. Demlik ve fincanlar sıcak suyla ıslatılıyor, demliğin 2/3'ü çayla dolduruluyor, demlik taşana kadar suyla doldurulup hemen fincanlara dolduruluyor.. ama içilmeyip atılıyor. Çay yapraklarını yıkamak içinmiş. Sonrasında, bir daha su konuyor, bu sırada fincanların ve demliğin dışı sıcak suyla yıkanıyor, 2-3 dakika içinde bu shot bardağından ufak fincanlara servis yapılıyor. Sonuç: Ehlikeyiflik her toplumda var.

North Point'deki dolaşmamız sırasında hediyelik aradık, kardeşime kağıttan ejderha baktık. Bu sırada, tütsü, sahte para, kağıttan altın külçeleri ve kağıttan gömlek-omega saat (şekildeki gibi) satan bir yere gittik. İngilizcesini anlatmakta zorlandığımız için kantoncam bir kelime daha ilerledi. 'Ejderha' diyebiliyorum artık. Standard Chartered'ın parasını gösterdik, ölülere yakmalık para anladı. Paranın üstündekini gösterince de olmadı. En son sağ kolumla alkollü eller havaya ortamında bile yapmayacağım bir figür yapıyordum. Neyse, bir süre kapatıyorum yerli halkla irtibatı.

Monocle'ın tavsiyesi üzerine gittiğimiz Java Road Cooked Food Centre, Kantonca konuşamayan dergi okurlarının -hele ki monocle okurlarının- %99'unun sevmeyeceği bir yer; helali mekruhu geçtim öncelikle anlaşma problemi olacak :) İngilizce menü yok. Tabi, alt kattan girip önce et sonra da durian(*) kokusundan yemek katına ulaşmanın da bir etkisi var. Geçen gittiğimde o muhitte kalmıştım, tahmin etmeliydim. :D Tabi geri dönüp Causeway Bay'de yerel hamburgerciye gitmek daha iyi bir fikir miydi bilmiyorum.

Geçen gelişimde Hong Kong'u neden sevdiğimi Causeway Bay'e gidince anladım; Hong Kong'da Japon esintili (evet tuvalette sabun yok!) alışveriş merkezi gezmemiştim. Bunlardan birkaç tane var, birine girip wii motion plus almayı başarabildim.

Öğlen çiseleyen yağmur, saat beş gibi baya hızlandı. Hava tahminlerine göre metrekareye 6 kilo yağmur bekleniyormuş. Otele erken dönüş, benim için Internet, kardeşim için müze gezme zamanı. Yağıştan karşı kıyı görünmüyor.

Octopus card'ların bedava kullanımı bugün sonu itibariyle bitti, kredimizi yükledik. Ancak, yarını Shenzen'le, Cumayı Macau ile geçirme planı sayesinde metrodan çok seven eleven'la kullanacağız sanırım. Rivayete göre Octopus Card, Hong Kong okullarında yoklama amacıyla da kullanılıyormuş.

(*) 'Meyvelerin kralı' durian, sadece büyüklüğünden dolayı meyvelerin kralı. Rivayete göre Singapur'da toplu taşım araçlarına durian ile binmek yasakmış. Temmuz ayında organik çöpleri iki gün çıkartmazsam çöp kutusundan gelen koku aha durian kokusu. Geçen gelişimde çok bir bağ kuramamıştım meyve ve koku ile, şimdi kurabiliyorum. Tabi böyle kokan ve böyle kocaman birşeyi satın almadık.

Pazardan mangosteen, longan ve pitaya aldık, özellikle longan pek de güzeldi. Meyvelerin Türkçelerini bilmiyorum, çarşıda pazarda görürsem, adlarını düzeltirim :P

2 yorum:

MMO dedi ki...

İlk paragrafı okuyunca "heralde kilo vereceğim nadir ülkelerden biri olacaktır burası" diye düşündüm. Kendimi yemek konusunda açık fikirli biri zannederdim. Değilmişim! :P

cmdrDoner dedi ki...

ya ayıptır söylemesi kilo alıp gelmişiz :) yenecek şey illa ki var -HK özelinde diyorum bunu. Hatta HK bir yemek cenneti, tabi sıradan insanlarla aynı sınıfta olduğumuz için Michelin yıldızı falan bakmadık iki kişiyi 100-150 HKD fiyata besleyen yerleri yazdım. (öğün başına <15 lira yani)

balık pazarında da bir koku problemi vardı. Başta kardeşim 'girmem ben o yere' yaptı, ama sonrasında bir tur atmadan da edemedi.

ızgara tavuk gibi çok normal yemekler aslında iğrenç (wiki: siu mei), iğrenç görünümlü yemekler (deniz ürünü, sakatat) çok normal olabiliyor.