2006-06-26

çevrimdışı (yine)



Aşağıdaki not dün gece yazıldı. Yorgunluk had safhada değil, zira üçüncü defa ilk U6 ile uyanınca daha uç noktalarda da dayanabildiğimi öğrendim.

Bugün de otelden onda çıkıp onda dönmeyi başardım, Viyana gez gez bitmiyor. Bugün için az para çok emek ile Schönbrunn sarayını gezmeyi hedeflemiştik, zira tam tur uzuun bir süre alıyor ve 35 eurodan fazla tutuyor, bir euro 2.10 YTL olmuşken bunlar çok akıllı hareketler değil. Ne ekibi de dağıtmak istedik, ne de Alper'in maaşını Schönbrunn sarayına yatırmasını, zira giden herkesi gezdirmiş durumda. Kendisine şu satır arasından teşekkür ediyorum tekrar. Çok yorucu bir hafta sonu geçirdim, o da dinlenilesi hafta sonu tatilinin neredeyse tamamını benimle beraber geçirdi, sağolsun.

Schönbrunn Sarayı gezmekle bitmeyecek bir yer. Habsburg ailesi, bir aile için biraz fazla bir alana, birkaç futbol sahası olarak kestirip atabileceğim ölçüde bir yere ev yapmış. Evin büyük bir ön bahçesi, büyük bahçeden aşağı kalmayacak bir arka bahçesi var. Arka bahçesinde de büyük sarayın çocuk eğlencesi labirentleri var. Görece cüzi bir paraya labirentlerde yol bulma oynanabiliyor. Labirentin şurasında da şu var demeyeceğim, aramızda labirente gidecekler olabilir.

Sarayın yerinde duruyor olması, Avusturya hükümeti için büyük rakamlı faturalar demek olmalı. Çünkü sarayın bahçelerinin ehil bahçıvanlarca bakımı bile bir bahçıvanlar ordusu gerektirir; ağaçların kemer şeklinde budanaması, labirentler, çitler ve onlarca metre uzanan gül çardakları, mevsimlik dikilen çiçeklere ek olarak görebildiğimiz bakım kalemleri. Saray binasıyla etraftaki bir sürü heykel de eklenince daha uzun bir bakım listesi çıkıyor. Saray o kadar büyük ki insanoğluna böyle altyapı sorunlarını düşündürtüyor.

Saray'dan sonra bir şehir manzarası görebilmek için Kahlenberg'e gittik. Kahlenberg tarafı, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Viyana'yı görüşü için konuşlandığı yer imiş. İlgili bir anıt var, ancak Almancasından çok birşey anlayamadık.

Yemek için Grinzig'de bir restorana oturduk. Alper, restoranın daha önce denenmiş, yiyeceğiyle içeceğiyle başarılı bir yer oldupunu söyledi. Restoranın muskat şaraplarını hatırlatan aromatik bir beyaz şarabı var. Hindi schnitzel ve kebap çeşitleri yendi, uzun uzun konuşuldu. Daha sonra da herkes kendi oteline döndü. Restorandaki garsondan da görüp dikkat ettiğim şey, Avusturya'da her yaştan kişilerin çalışıyor olması. Ya sosyal devlet sistemi bizim hayal ettiğimiz gibi çalışmıyor ya da sosyal devlete veya bir sosyal varlık olarak millete güven çok az.

Viyana'yı iki günde bitirmeye çalışmanın bilançosu cumartesi akşamı otele apış arası pişikle, pazar günü de amele yanığıyla dönmek oldu. Tabi ben bitsem de Viyana bitmedi, çok emek harcamak lazım çook. Yarın erkenden kalkıp hesabı kapatacağım, metroyla havaalanı treninin kalktığı yere gideceğim. Havaalanına erken varıp Berlin Hauptbahnof'un eskisi mi yenisi mi olduğunu öğrenmem lazım, Tegel'e geri döndüğümde insanlara mantıklı sorular sorup Dresden trenine giden otobüsü bulmalıyım. Tabi bir de Internet erişimi bulup bu yazıları kopyala-yapıştır yapmam gerekli, eğer Pazartesi okuyabiliyorsanız bir şekilde bunu başarabilmişim demektir.

Hiç yorum yok: