2006-06-26

çevrimdışı 3


Aşağıdaki not geçen Cumartesi gecesi yoğun bir fiziksel yorgunluk altında yazıldı. Yazım ve gramer hataları için affınıza sığınıyorum.

Bilgisayarı almamam isabet olmuş zira şu an saat 23:56 ve otele girdikten sonra sadece banyo yapıp bilgisayarı açtım. Onun haricinde bugün saat 10'dan şu ana kadar gezdik. Çok sağlam yürüdüğümüzü düşünüyorum. Haritadan kestirebildiğim kadarıyla beş kilometrenin üzerinde. Öncelikle iç halkayı tavaf ettik, Stephansdom, Hofburg Sarayı külliyesi, Opera binası, Volksgarten, Maria Theresia meydanı, belediye binası ve meclis binası görüldü, tarihi/turistik bölüm "tavaf" edildi. Daha sonra Mariahilfer Strasse turlandı, U6 ile doğru Donauinsel'e (Tuna adası) gidildi. Tuna adası civarında uzun bir süre eğlenildikten sonra dönüldü. Gün boyunca 140 fotoğraf çekildi. Yorumsuzdur.

Alper'le saat 10:30'da Stephansdom'da buluştuk, ama oraya saat 10'da gittim, böylelikle yarım saat etrafı izleme fırsatım oldu. Turistiyle beraber Viyana gerçekten kozmopolit bir yer, İstanbul yanında saf Türk kalır. Finlandiya'daki para üstlerinde salt Fin aslanlı bozukluklar geliyordu, burada ise Avrupa'nın her yerinden bozukluk veriyorlar. Bu kozmopolitliğin bir sonucu da kızların güzel olması. Mariahilfer'de yürürken her milletten kendine dikkat edeninden, bakımlısından kızlar görüyorsunuz; istatistiksel olarak Viyana'nın Oulu'dan bu nedenle bir başarısı var diyebiliriz. Diğer bir başarısı da lokanta/pastane/otel yemek takımlarında. Tabak ve bardaklar görece ince porselen, çatal bıçak ise kibar görünümlü.

Bugünkü bir deneysel sonucum da şu oldu; şehrin Türk mahallesi dışında avam yerlerinde bir Türkçe ses duyma periyodunuz 15 dakikanın altında. Yandan geçip de "evet bu da bizden" denenleri tartışmalı sonuç verebileceği için ihmal ediyorum.

Viyanalılar bu sene kafayı Mozart'la bozmuş, oysa şehirde Beethoven, Haydn, Verdi, Berg, Mahler, Baba ve Oğul Strauss ve Richard Strauss da yaşamış, Mozart sevmez biri olarak onların neleri eksik diyorum.

Tuna adası bir festival ortamı olmuş, her yerde standlar açılmış paralel konserler var. Tabi Avrupa'da lunaparkçılığın pîri Avusturyalılar lunapark eğlencelerini de ihmal etmemiş. Memleketin -gördüğüm iki Corona şişesi dışındaki- tek ithal birası Efes'i satan ve hiç şüphesiz yanında döner de yapan standlar zıp zıp eğlenen gençliği doyuruyor. Biz de Türk solistli bir etnik caz konserine gittik. Halaybaşı olmasam da konser alanının halay başlatıcısı oldum, kendimle gurur duyuyorum. Konserin sonu havai fişek gösterilerine meze oldu, ama konser çok güzeldi. Havai fişek gösterileri de muhteşemdi, hatta Türk büyükşehir belediye başkanları tarafından görülesi ve ders alınasıydı.

1 yorum:

cmdrDoner dedi ki...

alper, Avusturyalıların başarısı ile ilgili birşey demiştin ya... Mozart'ın babası (Leopold Mozart, besteci) Almanmış, Augsburg'luymuş.