
Oulu şehir merkezi adalara bakıyor, adalar da öbür yüzleriyle Botni Körfezi'ne. Buranın plajı Nallikari diye bir adada, Nallikari 2 km uzaklığıyla bisiklet mesafesinde bir yer. Hava kapalı olduğu için bisiklet kiralamayı göze alamadık, mayomuzu havlumuzu alıp otobüsle gidip yürüyerek döndük. Oulu'da denize girmek uygun hava ve sıradışı mekan nedeniyle kolay yapılır radikal bir hareket gibi görünmüştü ama denizi görünce beklediğimden zor olduğunu farkettim. Deniz -Helsinki'deki gibi- kahverengi, bunun nedeni de kahverengi yosunlu zemin, nehirlerin taşıdığı mil ve insan kaynaklı kirlilik. Heryerin denizi Antalya denizi değil tabi. Plaja vardık, etrafa baktık, fotoğraflarımızı çektik ve geri döndük.
Utku'dan gelen özel istek nedeniyle bugün bir miktar macera yaşadım: Nallikari'den dönüş yolunda aralarında İsveççe konuşan orta yaşlıya yakın güney İsveçli bir çifte rastladık, ikisinin elinde de birer çocuk arabası. Adam, üstümdeki DDR tişörtü nedeniyle bir seslenme ihtiyacı hissetmiş, çocukları beklemekten huysuzlanmalarını İsveççe dile getirene kadar sosyal(ist?) devlet üzerine konuşmak durumunda kaldık. Nallikari yolu üzerinde ahşap evler var, evler biraz ufak, kaba, iç karartıcı renklerde ama buranın eski mimarisi gibi, o nedenle insan görünce diğer evlere göre içi daha çok ısınıyor. Çift, bu evlerin bir vakıf (ya da benzeri birşey) tarafından kiralandığını ve genelde sanatçıların oturduğunu söyledi. Yakın zamanda da bu vakfın, evleri yeni zenginlere sattığını anlattılar; bu alıcılar tahminen bilişim insanları. Sosyal devlet nedenli olarak Oulu halkı tek sınıf, üstü yok, altı yok, herkes hemen hemen aynı şekilde geziniyor. Fiyatlar her yerde aynı, giyimlerin kalitesi her yerde aynı. Birilerinin kazancının diğerlerinin kaybı olması bu insanları rahatsız etmiş, zira birden fazla sınıf olması onlar için yabancı ve rahatsız edici birşey.
Bu olay DDR tişörtünün ilk çekiciliği değil bu, ikinci dünya savaşı'nı görmüş olduğu bariz bir amca şehir merkezinde yanaşıp benimle Almanca konuşmaya çalışmıştı, bugün de kasabanın delisi tipli biri tişörte bakıp Fince birşeyler söyledi, Rıdvan abi para istediğini söyledi. Bulunduğum ülke sakinlerinden olur alana kadar DDR tişörtünü AB sınırları içinde giymeyeceğim.
Japonlar az önce Brezilya tribünlerini üzen birşey yaptı, durum 1-0 oldu. Burada da dünya kupası var, ama birinci yarı bir kanalda, ikinci yarı diğer kanalda. İşin tuhafı aynı kuruluş (YLE) maçları yayınlıyor. Devre arasında dikkatli olmalı.
Yarın inşallah Oulu-Helsinki Vantaa-Berlin Tegel-Viyana aktarmalarını yaparak Viyana'da olacağım. Viyana'daki otel Am Lehrchenfeld'in şehir merkezine yakın olmak dışında çok bir artısı yok, buradaki Sokos Arina'daki hızlı (öyle böyle değil) Internet'den orada olmayacak.
3 yorum:
Vay kocum iyisin valla ...
Gez bakalim. Sinifsiz bir toplum haaa. Bak yarama bastin, uzdun beni. Anarsist damarim bu siralar kabarmis durumda. Bu gidisle daha da kabarir.
Viyana ??? Git bakalim, sen begenecek misin? Finlandiya'dan sonra eminim guzel gelir. Ama benim icin
Viyana = Stress
Gerci Ankara'nin da icine edildi yaaa neyse.
Alper'e ve Serdar'a sevgilerim ve saygilarimi ilet ...
Uti beni artik Net piknik kurtarmaz ... Cildirmak lazim.
Alooo Viyana'ya vardin mi?
vardim hatta ayrildim.
viyana'da internet erisimi direk yoktu, arayasim da yoktu nedense :)
Yorum Gönder