
Aşağıdaki yazı 7 Temmuz günü boyunca yazıldı.
Stockholm, adına eklenen bir "sendrom" kelimesiyle de anılıyor. Suç oranının düşük olduğu bu yerde bir banka soymalı rehine krizi olmuş, krizle ilgili bir psikiyatrik durum oluşmuş, hemen adı takmışlar. Böylelikle uzun gece ya da gündüzlerin neden olduğu dertlere başka ad verilmek zorunda kalınmış, şehrin adı kirlenmemiş.
Benim bugün yaşadığım ise bambaşka bir sendrom. Dün anlamadığım bir şekilde gemi kaçırdım, bugün ise havaalanlarında süründüm.
11:10 Arlanda
Dün uçağı kaçırmamak için iyi bir planlama yaptım. Saat 9'da İrem'in evinden ayrılıp T-centralen'de Arlanda express'e binip 10:55 uçağı kalkmadan bir saat önce havaalanına varacağım. Kendi evime saat 22'de varacağımı düşünüyorum, dolayısıyla tam 12 saat yollarda olacağım. Ayşe'yle dünkü ayrılma merasimini bir daha tekrarladık, komik oldu.
Arlanda'ya varana kadar herşey iyiydi. Saatte 205 basan tren tam 9:55'e beni terminal binasına yetiştirdi. Ancak terminalde ilginç uzun kuyruklar vardı. Yeterince gişe açık değildi. Nefret ettiğim q-maticleri o kuyruklarda beklerken özledim ya. Kuyrukta önümdekiler İsveçli değildi, dolayısıyla sosyalleşerek kuyruk derdini bastırma şansı edindim. Boarding pass aşamasını tamamlamam tam bir saat sürdü, neyse ki uçağım tehirli. Helsinki'de istediğimden daha az zamanım olacak, dolayısıyla çantamı Ankara'ya kadar bağlattım, içinde Tax Free yapmayı o kadar istediğimiz Stockmann hedeleri de vardı. Neyse, 4 eurodan oldum, şu ana kadar kaçırdığım/gidemediğim biletlerin yüz euroyu bulan maliyetiyle karşılaştırınca devede kulak.
Yemeği burada atıştırıp kendimi Vantaa'da ren geyiği ve Moomi alışverişine vermek istiyorum, zaten sadece bir post alacak kadar vaktim olacak.
12:23 Arlanda
Uçak biraz daha gecikti. Sanırsam diğer uçağa ucu ucuna yetişeceğim. Avrupa'da Helsinki ile alakalı uçuşlarımın üçüne de birşeyler oldu ya. Nedir bu. Pasaport kontrollü taraftan çıktım, inşallah Helsinki'de Türkiye'ye götürmelik birşeyler alabilirim.
21:28 Arlanda
An itibariyle Türkiye'de olabilirdim. Ama değilim. Finnair uçağı saat 15:45'de Helsinki-Vantaa havaalanına vardı. Dolayısıyla benim İstanbul uçağı kaçtı gitti. Çenem titreye titreye yardım masasına gittim, yanıma da benimle benzer durumdaki ama Riga'ya gitmek isteyen bir nineyi taktılar, gittik. Masadaki kadın, bedavaya muadil bir bilet verilebileceğini söyledi, daha sonra da bilet alternatiflerini taramaya başladı. Sanırsam uluslararası anlaşmalarda böyle şeyler ayarlanmış.
Spielberg filmindeki adam gibi yıllarca burada kalacakmışım hissi oldu. Çok daraldığımda etraftaki bebeklere nanik yapıp eğlenmeye çalıştım, kuzeyli bebekleri çok şeker ve -ekonomik krizlerden mütevellit- sayıları çok, bir "baby boom" olmuş gibi.
Helsinki'den Londra, Hannover, Budapeşte ya da Moskova üzerinden yollayabileceğini söyledi, bir de gecenin bir saatinde Arlanda'dan geri uçak olduğunu söyledi. Moskova ya da Budapeşte düşüncesi transit vize istemeyen yer arayışıyla çıktı, teknik olarak bu gece benim vizem doluyor. Pasaport kontrolünden geceyarısından önce geçip "no man's land" bölgeye ulaşıp vize aşımının neden olacağı dertlerden kurtulmam gerekiyor.
En iyi çözüm gece 01:15 Arlanda-Esenboğa uçuşu olarak belirdi. Yardım masasındaki ablaya teşekkür ettim, herhalde karşılaştığı en zor durumlardan biriydi. Gerisin geri Arlanda'ya gittim, kırk dakikada uçak varıyor. Buradaki THY bürosuna Finnair'in yazdığı mücbir sebep belirtir belgeyi verip bilet almak için gittim. Bürodaki Nursel ablanın bir teknik arıza nedeniyle 24 saati aşkın üniformalı olmasından dolayı biraz uzun sürdü derdimi anlatmam. Bilete gerek yokmuş, check-in'deki kişiyle de durum doğrudan konuşularak iş bağlandı. Saat 10:30'da check-in açılıyor, dolayısıyla pasaport işini halledebiliyorum sanırsam.
Saat 22 oldu ve havaalanını galiba kapattılar. Restoranların akşam yemeğinden önce kapanabildiği bir diyarda normal tabi böyle şeyler. Falcon içecek yerler kapanmadan bir bira atıp gevşeyeyim.
Resim: An itibariyle bavulum ve içindeki kamera-bilgisayar kablosu yok. Dolayısıyla necefli maşrapa gibi alakasız bir resim işte; Gamla Stan'daki Alman kilisesinden bir vitray.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder